Osteopat Dursun Sümer – fztd_sumer@hotmail.com
Migren, nörolojik, gastrointestinal ve otonom değişikliklerin çeşitli şekillerde eşlik ettiği bir baş ağrısı şeklidir.
Migrende tipik baş ağrısı tek taraflı, zonklayıcı, orta-ağır şiddette olup fiziksel aktivite ile şiddetlenir. Ağrı, başlangıcından itibaren iki taraflı olabilir ya da tek taraflı başladıktan sonra diğer tarafa yayılabilir. Migren ataklarına bulantı, kusma, kokuya, sese ve ışığa karşı aşırı hassasiyet, kör noktalar (Gözlerinin önünde uçuşan nesneler veya karıncalar) kol ve bacaklarda uyuşma tarzı belirti ve bulgular eşlik eder.
Migren atakları çoğunlukla genç yaşlarda görülür ve ortalama kırklı yaşlardan sonra şiddeti ve sıklığı azalır.Bayanlarda görülme sıklığı daha fazladır.
Migren atağının sebebi tam olarak bilinmemekle birlikte, migreni olan çoğu kişi, belli faktörlerin migren ataklarını “tetiklediğine” inanır. Bu tetikleyiciler arasında stres veya stres sonrası gevşeme, heyecan, üzüntü, aşırı sevinç, çok fazla veya çok az uyku, kuvvetli ışık, hava değişiklikleri ve çikolata, peynir, kırmızı şarap, kahve ve çay gibi yiyecekler yer alır. Çoğu kadında hormonel değişiklikler veya adet dönemi de migreni tetikleyebilir, ancak ataklar başka zamanlarda da olabilir.
Migren ataklarında damarlardaki dengesiz kan basıncı da etkilidir. Boyun bölgesinden geçerek beyni besleyen iki tane damar yapısı vardır. Bunlardan bir tanesi boyun omurlarının içinden geçerek beyne giderken (Vertebral arter) diğeri de kalpten çıkarak (Karotis arter) beyne gider. Bu yolları üzerinde bulunan boyun omurlarındaki düzensizlikler veya kaslardaki gerginlikler kan basıncını etkileyebilir. Damarların ani kasılması ve hızlı bir şekilde gevşemesine neden olabilir. Boyun omurlarındaki düzensiz duruş ve gerginlikler buradan çıkan sinir yapılarını sıkıştırabilir. Sıkışan sinir yapıları, aşırı gergin olan kas yapıları ve boyun omurlarındaki düzensiz duruş (Boyun düzleşmesi, boyun hareketlerinin kısıtlanması ve blokajlar) baş ağrılarının en belirgin sebeplerindendir.
Migrenin diğer sebepleri arasında hormonal sorunlarda yer almaktadır. Vücudumuzda hormon üreten organların görevini düzgün yerine getiremiyor olmaları da baş ağrısında etkilidir.
Klasik tıbbın yetersiz kaldığı baş ağrısı sorunlarında manuel terapi yöntemleri ile daha iyi sonuçlar almak mümkündür. Boyun bölgesindeki omurga ve kas yapısındaki gerginlikleri azaltıp düzene koyduğumuzda ağrılarda ciddi şekilde azalma görülmektedir. Ayrıca kafatası içerisindeki gerginlikleri azaltacak narin dokunuşlarla da kafatası basıncını azaltıp dolaşımını yeniden sağlamak mümkündür.
Kas, omurga ve organlardaki gerginlikleri düzelterek vücudun dengesini yeniden kazandırdığımızda baş ağrısında ciddi iyileşmeler elde edilebilmektedir. Kişilerin ilaca olan ihtiyacı azalmakta , migren ataklarının şiddeti ve sıklığı önemli ölçüde azalmaktadır.